Kendisinden daha büyük kütleli bir cismi yörüngeleyen bütün cisimlere uydu denir. Ay Dünya’nın, Dünya Güneş’in, Güneş ise Samanyolu’nun merkezinin etrafında bir yörüngede hareket ettiğinden dolayı, bu ve bunun gibi cisimlere doğal uydu denmektedir.
İnsanoğlu tarafından üretilip büyük kütleli bir cismin (çoğunlukla Dünya’nın) etrafında bir yörüngeye yerleştirilen yapılara ise yapay uydu denmektedir.
Doğal uyduların gözlemlenmesi 1600’lü yıllarda Kepler ve Galileo ile hız kazanmışken, Newton bu yörüngelerin sebebini (kütle çekim kuvveti) klasik mekaniğin temellerini oluşturarak açıklamış ve yörünge mekaniğin temellerini atmıştır.
Yapay uyduların tarihi ise çok uzak geçmişe dayanmamaktadır. Dünya etrafındaki jeostatik yörüngeyi kitaplarında işleyerek kamuoyununa duyaran ve büyük ilgi çeken İngiliz kurgu bilim adamı Arthur C. Clarke (1917-2008) olmuştur. Bu yüzden, bu yörüngeye Clarke yörüngesi de denmektedir.
Yörüngeye başarılı bir şekilde fırlatılan ilk yapay uydu Sputnik-1 uydusudur. Rusya tarafından 1957 yılında fırlatılan bu uydu, soğuk savaşın olduğu dönemlerde “Rusya bizi uzaydan gözetliyor” gibi konuşmalar Amerika’da korku saçarak, dünyada uzay yarışını tetiklemiştir. Amerika da Rusya’ya cevap vermek amacıyla, kendi uydusu Explorer-1’i başarılı bir şekilde yörüngeye fırlatarak, bu uzay macerasına 1958 yılında katılmıştır.
Uyduların bu büyük başarılarının ardından uzay misyonları büyük bir ivme kazanmıştır. Öyle ki şu ana kadar Dünya’nın etrafındaki yörüngelere yaklaşık 6.600 uydu fırlatılmıştır. Günümüzde hala bu yörüngelerde bulunan yaklaşık 3.600 uydu varken, bunların 1.100 tanesi çalışır vaziyettedir.
Yukarıda Dünya’nın etrafındaki binlerce uydudan birkaçı gösterilmektedir. Şekilden de anlaşılacağı üzere uydular 20, 25 hatta 30 yıla kadar yörüngelerinde kalabilmektedirler. Bu sürelere uydu ömrü denmektedir ve uydu ömrünü belirleyen en büyük faktör yakıttır. Uyduların elektronik devrelerinin 50 yıldan fazla bir ömre sahip olduğu söylense de, bu elektronik bileşenleri istenilen yörüngede tutacak yakıt maalesef o kadar dayanamamaktadır. Dünya’nın tam bir küre yerine eliptik bir şeklinin olması, yüzeyinde dağların ve çukurların olması, Ay’ın, Jüpiter’in ve Güneş’in kütle çekim kuvvetleri gibi bozucu etkiler uydunun yörüngesinde durmasını engellemektedir, bu yüzden uydular yörüngelerinde kalabilmek için düzenli aralıklarla yakıt harcamak zorundadırlar.
Uyduların görevlerine bağlı olarak fırlatıldıkları yörüngeler değişiklik göstermektedir. Günümüzde çalışır vaziyette olan uyduların yaklaşık 500’ü haberleşme için, bir 500 kadarı da Dünya gözlemi, casusluk, meteoroloji ve uzay araştırmaları gibi konular için kullanılmaktadır. GPS için kullanılan uyduların sayısı 27 iken (24 çalışır halde, 3 tanesi yedek), bir kısmı da eliptik ve polar yörüngelerinde farklı amaçlarda kullanılmaktadır.
Uydu Teknolojileri birçok çeşitli mühendislerin bir arada çalıştığı muazzam bir disiplinler arası bilim dalıdır. Bu alana sizde dahil olmak istiyorsanız takipte kalınız.
Sonra ki yazı : UYDULAR NEDİR, NELERDEN OLUŞUR?
Kaynaklar :
- Principles of Communication Satellites – Gary D. Gordon and Walter L. Morgan
- http://www.nasa.gov/audience/forstudents/5-8/features/nasa-knows/what-is-a-satellite-58.html
- http://archive.mu.ac.in/myweb_test/Satelight%20Comm..pdf