Niels Bohr

Niels Bohr Kopenhag, Danimarka'da doğmuş ve eğitimini almıştır. Hayatı boyunca Kopenhag'da yaşamış, çalışmış ve orada vefat etmiştir. Ancak bilim ve tarih üzerindeki etkisi dünya çapındaydı. Profesyonel çalışmaları ve kişisel...

Niels Bohr Kopenhag, Danimarka’da doğmuş ve eğitimini almıştır. Hayatı boyunca Kopenhag’da yaşamış, çalışmış ve orada vefat etmiştir. Ancak bilim ve tarih üzerindeki etkisi dünya çapındaydı. Profesyonel çalışmaları ve kişisel inançları ile yüzyılın büyük hikayelerinin bir parçası oldu.

Niels Henrik David Bohr, 7 Ekim 1885’te Kopenhag Üniversitesi’nde Fizyoloji Profesörü Christian Bohr ve eşi Ellen (kızlık soyadı Adler)’in oğlu olarak Kopenhag’da doğdu. Niels, küçük kardeşi Harald (geleceğin Matematik Profesörü) ile birlikte dehasının gelişimi için en uygun ortamda büyüdü; babası seçkin bir fizyologdu ve onun henüz okuldayken fiziğe olan ilgisinin uyanmasından büyük ölçüde sorumluydu. Annesi eğitim alanında seçkin bir aileden geliyordu.

1903 yılında Gammelholm Gramer Okulu’na kaydolduktan sonra Kopenhag Üniversitesi’ne girdi ve burada son derece özgün ve son derece yetenekli bir fizikçi olan Profesör C. Christiansen’in danışmanlığında 1909’da Fizik alanında yüksek lisans derecesini, 1911’de ise Doktor derecesini aldı.

Kopenhag Üniversitesi’nde fizik okudu ve futbol oynadı (ancak erkek kardeşi kadar iyi değildi; çünkü erkek kardeşi, 1908’de Danimarka futbol takımına Olimpiyat gümüş madalyası kazandırmıştı). Bohr  1911’de doktorasını aldıktan sonra, J.J. Thomson’ın öğrencisi olarak İngiltere’ye giderek çalışmalarını sürdürdü. Thomson, 15 yıl önce elektronu keşfetmişti.

Henüz öğrenciyken, Kopenhag Bilimler Akademisi’nin belirli bir bilimsel problemin çözümüne bir ödülün verileceğini duyurması, onun salınımlı akışkan jetleri aracılığıyla yüzey gerilimini deneysel ve teorik olarak incelemeye başlamasına neden oldu. Babasının laboratuvarında yaptığı çalışma ile bu ödülü kazandı (altın madalya) ve  çalışması 1908 yılında Kraliyet Cemiyeti’nin dergisinde yayımlandı.

Bohr, atomun yapısını araştırmaya başladı. Ernest Rutherford atomun, yoğun bir çekirdeğin etrafını neredeyse ağırlıksız elektronların oluşturduğu bir bulutla çevrili olduğunu öne sürmüştü. Ancak bu modelde birkaç sorun vardı. Örneğin, klasik fiziğe göre, çekirdeğin etrafında dönen elektronlar enerji kaybederek merkeze doğru spiraller halinde hareket ederek ve atomu çökmesine neden olur.

Bohr, Max Planck’ın 1901’de ortaya attığı kuantum fikrini modele eklemeyi önerdi. Böylece, elektronlar belirli enerji seviyelerinde var oluyordu, yani çekirdeğe sabit mesafelerde bulunuyordu. Eğer atom enerji emerse, elektron çekirdeğe daha uzak bir seviyeye sıçrardı; eğer enerji yayarsa, çekirdeğe daha yakın bir seviyeye düşerdi. Bohr’un modeli, diğer fizikçilerin yıllar boyunca bulduğu deneysel kanıtları teoriye uygun hale getirme konusunda büyük bir adım atmıştı.  Geliştirdiği modeldeki birkaç yanlışlık, sonraki yıllarda diğer bilim insanları tarafından giderildi, ancak temel fikri doğru çıktı. Bu çalışmasıyla 1922’de Nobel Ödülü’nü kazandı ve en çok bu çalışmasıyla tanınır hale geldi.

1912’de Bohr, Margrethe Nørlund ile evlendi. Altı oğulları oldu ve onlardan biri olan Aage, babası gibi fizik alanında kariyer yaparak Nobel Ödülü sahipleri arasına girdi. Bohr, Kopenhag Üniversitesi’nde profesör olarak göreve döndü ve 1920’de Carlsberg fabrikasının sponsorluğunda Teorik Fizik Enstitüsü’nü kurdu. Bohr, II. Dünya Savaşı sırasındaki yokluğu dışında, hayatı boyunca enstitünün direktörlüğünü yapmaya devam etti. Bohr’un kişisel samimiyeti, iyi mizahı ve misafirperverliği, Kopenhag’ı yüzyılın en büyük fizikçilerinden birçoğu için bir barınak haline getirdi.

Hitler Almanya’da iktidara geldikten sonra, Bohr meslektaşları için derin bir endişe duyuyordu ve kaçan birçok Yahudi bilim adamına yaşamak ve çalışmak için bir yer teklif etti. Daha sonra altın Nobel madalyasını Finlandiya’nın savaş çabasına bağışladı. 1939’da Bohr, Lise Meitner’den (Nazi işgali altındaki Avusturya’dan kaçmıştı) Alman bilim adamlarının atomu parçalama üzerine çalıştığını haber vererek Amerika Birleşik Devletleri’ni ziyaret etti. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nin atom bombasını geliştirmek için Manhattan Projesi’ni başlatmasına yol açtı. Bohr’un evine dönüşünden kısa bir süre sonra, Alman ordusu Danimarka’yı işgal etti. Üç yıl sonra Bohr’un ailesi İsveç’e bir balıkçı teknesiyle kaçtı. Daha sonra Bohr ve oğlu Aage, İsveç’ten Britanya askeri uçağının boş bomba rafında seyahat ederek ayrıldılar. Sonunda Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiler, burada her ikisi de Los Alamos’ta atom bombası üzerinde çalışan hükümet ekibine katıldı. Bohr, bombanın sonuçları konusunda tereddütleri vardı. Winston Churchill’i Sovyetler Birliği ile bilgi paylaşmak istediği ve savaş sonrası silah kontrolünü desteklediği için kızdırdı. Bohr, 1955’te Cenevre’de Barış için Atomlar Konferansı’nı düzenledi.

Teorik fizik alanındaki büyük katkılarının yanı sıra, Bohr mükemmel bir yöneticiydi. Başkanlık ettiği enstitü şimdi onun adını taşıyor ve Avrupa’nın büyük parçacık hızlandırıcısı ve araştırma istasyonu CERN’i kurmaya yardım etti. 1962’de evinde bir felç sonucu öldü.

Kaynak :PBS NOBEL

Kategori
Bilim İnsanlarıBÜLTEN

Dr. Atac lisans eğitimini Karadeniz Teknik Üniversitesinde aldı. Doktora derecesini 2017 yılında Temple Üniversitesinde, Coulomb Sum Rule adı verilen Deney üzerinde çalışarak elde etti. Şu an Temple Üniversitesinde Research Assistant Professor olarak çalışmaktadır. Dr. Atac ayrıca Fizik Akademisi’nin kurucusudur.
Henüz Yorum Yok

Cevap Yaz

ETKİNLİKLER

There are no upcoming events.

TWİTTER

Benzer Yazılar